Havza Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre İlim Havzaları Müdürü, Uzmanlar Meclisi Üyesi, Kum İlim Havzası Müderrisler Cemiyeti üyesi ve İlim Havzaları Yüksek Konseyi üyesi Ayetullah Ali Rıza Ârafi Havza ve Üniversite Araştırma Enistitüsü'nde düzenlenen “Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) Mektebi ve Sireti; İnsan ve Toplum İnşa Eden İslamî-İnsanî İlimler” adlı sempozyumda yaptığı konuşmada Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) varoluşsal konumunu açıklayarak şöyle konuştu: "Peygamber’in (s.a.a.) Allah ile bağı, temel ve kimlik kurucu bir bağdır. Bu bağ insanın değerini en yüce mertebelere yükseltir. Bu hakikati anlamak, nübüvvetin mesajını idrak etmenin anahtarıdır."
Ayetullah Ârafi bu konu üzerine yaptığı tekrar tekrar tefekkürlere değinerek şöyle ifade etti: "Defalarca Peygamber’in (s.a.a.) varlık bağı üzerine konuştum ve defaatle vurguladım ki Peygamber’in (s.a.a.) hakikati, ancak Allah ile tam bir bağlantı içinde anlam kazanır. İşte bu bağ insanı keramet zirvesine ulaştırır."
Alevî Düşüncesi ve Peygamber’in (s.a.a) Makamının Açıklanması
İlim Havzaları Müdürü Emirel Müminin'in (a.s) düşüncesinin Peygamber-i Ekrem’i (s.a.a.) tanımlamadaki konumuna işaret ederek şöyle dedi: "Hiçbir düşünce ve fikir Emirel Müminin'in (a.s.) Peygamber’in (s.a.a.) mertebesini açıklamadaki yüceliğine ulaşmamıştır. O yüce zatın sözlerinde Peygamber’in (s.a.a.) tasvirinin en önemli yönlerinden biri nefis muhafazası, içsel korunma ve örneği bulunmayan bir güzergâhta ilerleyiştir."
Ayetullah Ârafi şöyle ekledi: "Bu tasvir, Peygamber’in (s.a.a.) şahsiyetinin derin bir hakikatini anlatmaktadır. Birçok büyük âlim de buna işaret etmiş ancak bu hakikat alışılmış beyanların ötesinde ve sayılamayacak kadar derindir."
Ayetullah Ârafi Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) hâtemiyetini vurgulayarak şöyle dedi: "Peygamber (s.a.a.), ilahî risaletin hâtemidir ve insanlık tarihinin başlangıcından sonuna kadar hidayet yolunun açıcısıdır. Onun risaletiyle insan için önceden kapalı olan kapılar açılmış ve bu açılış olmadan insanlığın hakikate ulaşması mümkün olmamıştır."
Uzmanlar Meclisi üyesi şöyle belirtti: "Bu kapılar kavimlere ve milletlere açılmış bu nur sayesinde hak ile batıl birbirinden ayrılmış hidayet yolu insan için düzleşmiştir."
Hakkın Sistematik Olması ve Peygamber’in (s.a.a.) Batılla Mücadelesi
Ayetullah Ârafi nebevî siretteki hak ve batıl karşılaşmasına değinerek söyledi: "Hak, ölçü, sınır ve işaretleri olan bütünlüklü bir insanî sistemdir. Batıl da yapısaldır ve doğru biçimde tanınmalıdır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) her iki alanda da mevcuttur. Hem cihad-ı asger (küçük cihad) de hem de cihad-ı ekber (büyük cihad) de."
Ayetullah Ârafi şöyle ekledi: "Batılın heybetini kırmak, aldatıcı görünümleri ortadan kaldırmak ve batılın yapısını yıkmak Peygamber’in (s.a.a.) risaletinin bir parçasıdır. Bu hem sosyal ve tarihî sahada hem de insanın içsel boyutunda gerçekleşir."
İlim Havzaları Müdürü, Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) hem dışsal hem içsel alanlarda batılla mücadelede hakikatin yerleşmesi için mükemmel bir örnek çizdiğini belirterek şöyle dedi: "Sireti, birey ve toplumun bütün çağlarda yücelmesi için kapsamlı bir yol haritasıdır."
Peygamber’in (s.a.a.) Risaleti Sahte İhtişamları Yıkmak ve İlahi İhtişamı Kurmaktı
Ayetullah Ârafi Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a.) batılla olan mücadelesine vurgu yaparak şöyle açıkladı: "Peygamber-i Ekrem (s.a.a.) iki sahada batılla karşılaşır: 'Biri cihad-ı asgar, diğeri cihad-ı ekber.' Her iki sahada da batılın süslü ve gösterişli ihtişamı yıkılır, batılın gerçek yüzü ortaya çıkar."
İlim Havzaları Müdürü şöyle ekledi: "Batılın ihtişamını kırmak Peygamber’in (s.a.a.) bi’setinden İslâm’ın tarihî ve medenî kıyamına kadar devam eden sürekli bir süreçtir. Bu risalet belirli bir döneme mahsus değildir. Kıyam, risalet ve hakikatin doğru açıklaması sürdükçe bu yol devam edecektir."
Uzmanlar Meclisi üyesi, batılın medeniyet görünümleri karşısında hakkın söylemine değinerek şöyle dedi: "Nebevî söylem her zaman sahte ihtişamlarla süslenmiş batılların karşısında durmuştur. Bu batıllar bazen kültür, bazen medeniyet, bazen de şeytanî bir dindarlık biçiminde ortaya çıkar. Tıpkı Kur’an-ı Kerim’in şeytanın süslemelerinden bahsettiği gibi."
Ayetullah Ârafi şöyle dedi: "Bu sahada batıl haksız olanı güzel göstermeye ve hakikati gizlemeye çalışır. Fakat ne zaman ki nebevî hakikat nuru toplumda parlasa, bu sahte ihtişamlar yıkılır ve ilahî ihtişam görünür hale gelir."
Gösterişli Görünüşe Karşı İslam'ın Manevi İhtişamı
Ayetullah Ârâfî şunları belirtti: "Resûl-i Ekrem (s.a.a.) Mekke'den Medine'ye geldiğinde, İslam'ın medeni gösterileri ve dışsal ihtişamı yoktu ancak mana, hakikat, nur ve tarihî varlık açısından tarihi dönüştüren bir ihtişam ortaya çıktı. Bu manevi ihtişam, risalet, iman, irade ve salih amelden kaynaklanıyordu ve medenî ve tarihî batıla meydan okuyabildi."
İlim Havzaları Müdürü şunları ekledi: "Kişilikleri inşa eden, sahabeleri yetiştiren ve kalıcı bir tarihî akım oluşturan bu manevi azametti. Gösterişe değil, hakka, imana ve istikrara dayanan bir akımdı."
Kum İlim Havzası Müderrisler Cemiyeti üyesi şu vurguyu yaptı: "Eğer bugün de bu söylem dürüstlükle, zamanın gerekliliklerine uygun olarak ve yeni sorulara cevap vererek yeniden okunursa, hala aydınlatıcı olabilir ve hakikati ortaya çıkarabilir. Bu kapasite hala canlıdır ve toplumu batılın tozundan kurtarabilir."
Ayetullah Ârafi, akademisyenlere ve araştırmacılara teşekkür ederek şöyle devam etti: "Hocaların, araştırmacıların ve akademisyenlerin çabalarından dolayı minnettarım ve ilim havzaları ile üniversite arasındaki etkileşim, işbirliği ve sinerji taahhüdümü vurguluyorum. Bu etkileşim ülkenin ilerlemesi ve toplumun bilimsel ve kültürel gelişimi için gereklidir ve ciddiyetle takip edilmelidir."
Bu programların düzenlenmesine işaret eden Ayetullah Ârafi şöyle ekledi: "Bu programların hazırlanmasında ve düzenlenmesinde rolü olan tüm katılımcılara içtenlikle teşekkür ediyorum. Ayrıca, araştırma ve inceleme merkezlerinin sinerjisi için yapılan ve insan anlayışının artmasında ve insan kalpleri üzerindeki etkisinde görülen çalışmalardan dolayı da minnettarım."
Ayetullah Ârafi bilimsel konularda kışkırtıcı yaklaşımlardan kaçınma gerekliliğini vurgulayarak şunları söyledi: "Bu yolda, tartışmalar tahrik veya kışkırtma yönünde ilerlememeli ve her zaman bilim ve din arasındaki rasyonel ve derin ilişkinin derinleştirilmesi gerekliliği, özellikle İslamî-insanî bilimler alanında ve insan kalpleri meselesinde vurgulanmıştır."
İslami-İnsanî Bilimler Alanındaki Bilimsel Başarılar
İlim Havzaları Müdürü, son yıllarda yapılan bilimsel faaliyetlere değinerek şunları belirtti: "Son on yıllarda bu alanda önemli ve dikkate değer çalışmalar yapılmıştır. Bunun parlak örneklerinden biri, İslamî bir yaklaşımla insanî bilimlerle ilgili yaklaşık 10 alanda 800'den fazla bilimsel eserin üretilmesidir. Bu eserler, hem Tahran'da hem de ülkenin diğer bölgelerinde ve hatta yurt dışındaki çeşitli bilimsel merkezlerin katılımıyla ortaya çıkmış ve önemli başarılar elde edilmiştir."
Ayetullah Ârafi şunları ekledi: "Bu başarılar, bu hareketin şekillenmesinde ve ilerlemesinde rol oynayan büyük öncülerinin çabalarına borçludur. Bunlardan bazıları şehit düşmüş ve bazıları da bilimsel mücadele ile bu yolu açmış seçkin hocalar ve önde gelen şahsiyetlerdir."
Bu yolculuğun başlangıcından anılar aktaran Ayetullah Ârafi "Yaklaşık otuz yıl önce bu bilimsel akım şekillenmeye başladığında büyük çabalar gösteriliyordu. Saatlerce tartışmalar, sohbetler ve planlamalar yapılıyordu ve şehit hocalar da dahil olmak üzere büyük hocalar bu hareketin temelini atmada merkezi bir rol oynadılar. Hepsinin anılarını saygıyla anıyor yüce ruhlarına selam gönderiyoruz." dedi.
İlim Havzaları Müdürü şöyle ekledi: "Bu büyüklerin yanı sıra, üniversitelerdeki ve ülkenin bilimsel merkezlerindeki birçok hoca ve araştırmacı da bu akımın ilerlemesinde önemli bir paya sahip olmuştur ve onların çabalarından da minnettar olunmalıdır."
Bilim ve Din İlişkisinin Kapsamlı Bir Şekilde Açıklanması Gerekliliği
Uzmanlar Meclisi üyesi konuşmasının devamında şu vurguyu yaptı: "Bu bilimsel hareketin ilerlemesi için kapsamlı bir bakış açısıyla özellikle İslamî-insanî bilimler alanında, bilim ve din ilişkisinin doğru bir şekilde açıklanması gerekmektedir. Bu alan her biri dikkatli planlama ve takip gerektiren birçok teorik, temel ve uygulamalı boyuta sahiptir ve heyecandan uzak, alimane bir yaklaşımla takip edilmelidir."
İslamî-insanî bilimler alanındaki tartışmaların çeşitliliğine işaret eden Ayetullah Ârafi şöyle dedi: "Bu alanda bazıları temel konulara bazıları ise uygulamalı alanlara yönelik olmak üzere birçok alan bulunmaktadır. Doğal olarak tüm bu alanlara ayrıntılı bir şekilde girmek bu bağlamda mümkün değildir; zira bu tartışmalar temel programlar, belirli bilimsel çerçeveler ve insanî bilimlerin farklı seviyelerinde hassas tasarımlar gerektirmektedir."
Ayetullah Ârafi şunları ekledi: "Bilim ve din arasındaki etkileşim alanında ve aynı zamanda İslamî yaklaşımlı insanî bilimler alanında birçok sorun ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda bu tartışmalar niceliksel olarak ve araştırma kapsamı açısından gelişmiş olsa da hala derinleşme, sistematikleşme ve tamamlayıcı araştırmalara ihtiyaç duymaktadır."
İlim Havzaları Müdürü, bilimsel titizlik konusundaki vurgusuyla şunları belirtti: "Bu alanda her söz aceleci ve teorik dayanağı olmaksızın ortaya konulmamalıdır. İslamî-insanî bilimler alanında eksiksiz ve tutarlı bir terminoloji oluşturmak, bilim ve din arasındaki ilişki ve bu alana hakim teoriler, derin, aşamalı ve sürekli bir çalışma gerektirmektedir."
Ayetullah Ârafi şöyle devam etti: "Bu bağlamda değerli çalışmalar yapılmış ve çok sayıda temel araştırma gerçekleştirilmiştir. Dikkate değer kitaplar ve araştırma eserleri de yayınlanmıştır ancak yine de bu alanın daha fazla araştırmaya ve daha geniş bilimsel çabaya ihtiyacı olduğuna inanıyorum."
İnsanî Felsefî Bilimler ve Eğitim Alanındaki Araştırma Deneyimleri
Ayetullah Ârafi kişisel bilimsel deneyimlerine değinerek şöyle dedi: "Bazı dönemlerde özellikle İslamî eğitim bilimleri ve eğitici tefsir alanlarında eğitim ve İslamî-insanî bilimler felsefesi alanında çalışmalar başlatıldı. Bu yolda arkadaşların ve araştırmacıların eşliği şekillendi ve bu tartışmaların bir kısmı ortaya konulma ve geliştirilme aşamasına ulaştı."
Ayetullah Ârafi şunları ekledi: "Bununla birlikte bu projelerin bazıları konuların genişliği ve tartışmaların karmaşıklığı gibi çeşitli nedenlerle tam olarak sonuçlanmadı ve devamları sonraki aşamalara bırakıldı. Bununla birlikte, her biri takip ve tamamlanma gerektiren teorik çerçevelerin formüle edilmesi ve bilimsel büroların oluşturulması için çabalar gösterildi."
Uzmanlar Meclisi üyesi İslamî-insanî bilimler alanında çeşitli teorilerin oluşumuna işaret ederek şunları belirtti: "Bugün bu alanda her birinin kendine özgü dayanakları ve çıkarımları olan çok sayıda teori bulunmaktadır. Bu teoriler çeşitli eserlerde ve koleksiyonlarda görülebilmektedir ancak bunların toplanması, karşılaştırılması ve düzenlenmesi zorlu ama aynı zamanda zorunlu bir iştir."
İlim Havzaları Müdürü şöyle vurguladı: "Bu alana ciddi bir şekilde girmek isteyen birinin bu teorilere derinlemesine hakim olması, temellerini tanıması ve bilimsel seçim ve değerlendirme yeteneğine sahip olması gerekir. Bu durum yöntemli, sabırlı ve bilimsel ve dinî konuların doğru bir şekilde karşılaştırılmasına dayalı bir çalışma gerektirir."
Bilim ve Dinin Yöntemli Bir Şekilde Karşılaştırılması
Ayetullah Ârafi şöyle dedi: "Bu yolda esasen önemli olan, bilim ve dinin karşılaştırılmasında yöntemli olmak ve basitleştirmeden veya acelecilikten kaçınmaktır. Sorunlar doğru anlaşıldığında ve kesin bir şekilde karşılaştırıldığında geçerli ve kalıcı sonuçlara ulaşılabilir ancak bu hassasiyetler olmadan bu alana girmek ciddi zorluklarla karşılaşacaktır."
Ayetullah Ârafi bilimsel sistemdeki bilgi ilkelerinin konumuna vurgu yaparak şunları söyledi: "Her zaman ilkeler çerçevesinde tartışma yolunun devam etmesi gerektiği dikkate alınmış ve dile getirilmiştir. Bu ilkeler köklüdür ve farklı aşamalarda doğru bir şekilde yöntemlendirilmemiştir. Eğer bu yöntemler kesin olarak keşfedilip açıklansaydı, doğal olarak daha farklı ve daha geniş bir düşünce ufkuyla karşılaşırdık. Bu durumda bu önermelerin ilişkisi daha kesin kısıtlamalar, karşıtlıklar veya bileşimler gerektirirdi; ancak bilimsel bazı alanlarda görülen şey zorunlu olarak karşıt bir yorum değildir."
İlim Havzaları Müdürü önermeleri birleştirmenin çeşitli yollarına işaret ederek şunları belirtti: "Bilimler arasındaki etkileşimde birkaç tür ara ilişki düşünülebilir. Temel sorun her alan ve her bölgede bu önermelerin hangi mantıkla yan yana getirildiğinin belirlenmesidir. Biri gerekçelendirilir ve diğeri bir kenara mı bırakılır, yoksa her ikisi de yan yana anlam mı kazanır?"
Ayetullah Ârafi şunları ekledi: "Temel soru, önermelerin onaylanması ve tasdikinin nasıl gerçekleştiği ve bu sürecin hangi ilkeleri gerektirdiğidir. Bu alan, ilkelere dayalı bir mantık ve sınırlandırma gerektirir. Oysa bazı durumlarda bu tasdikler henüz kesin olarak düzenlenmemiştir."
İlkelerin Konumu ve Metotların Çeşitliliği
Ayetullah Ârafi ekledi: "Delalet, diyanet, haber-i vahid (tekil haber) ve diğer usulî meseleler gibi konuların tümü, farklı konularda dikkatli bir inceleme gerektirir. Bu vakaların çoğunda tartışmanın ana hattı çelişki değildir aksine ilişkiler analitik ve yöntemli bir şekilde incelenmelidir."
Uzmanlar Meclisi üyesi şunları söyledi: "Havzanın geleneği, bilimsel bir bağlantı ve araştırma özgürlüğünün bulunduğu önemli ve köklü bir gelenektir. Bu özellik, bilimsel ve usulî konuların ilerlemesi için değerli bir sermayedir ve dikkat edilmeli ve korunmalıdır."
Serbest Bilimsel Deneyime Vurgu ve Bilimsel Tartışmalarda Yöntemsel Odaklanmanın Gerekliliği
Ayetullah Ârafi, bilimsel tartışmalar alanındaki kişisel deneyimine değinerek şunları söyledi: "Ben bu konuya vakıfım ve serbest bilimsel deneyimi bizzat yaşamış biriyim. Bu serbest deneyim, ciddi ve dikkate değer bir deneyim olmuştur ve daha eğitim ve okul dönemlerinde benim için şekillenmiştir."
Ayetullah Ârafi açıklamasında şöyle dedi: "Bu serbest bilimsel deneyim öyle bir şekildeydi ki kişi farklı terimler, yaklaşımlar ve görüşlerle karşılaşabiliyor ve her birini inceleyebiliyordu. Bu süreçte, bazen bir terim veya bir temel bir alanda şekilleniyor ve başka bir alanda farklı bir okuma veya tercihle karşılaşıyor."
İlim Havzaları Müdürü şöyle devam etti: "Yıllardır bu noktaya vurgu yapıyorum ki bu farklılıklara ve tercihlere dikkat edilmelidir. Kişinin bir temeli beğenmesi, belirli bir kelamî yaklaşımı seçmesi veya belirli bir fıkhî ve hukukî okumayı tercih etmesi gibi. Bu farklılıklar bilimsel alanda doğal bir durumdur."
Ayetullah Ârafi şunları belirtti: "Bu süreçte önemli olan şey ortak bir çerçeveye, yöntemsel odaklanmaya ve tartışma yolunda bir düzene ihtiyaç duyulmasıdır. Öyle ki dağınıklıktan, karışıklıktan ve rastgele hareketlerden kaçınılsın ve bilimsel yol dikkat ve uyum içinde takip edilsin."
Ayetullah Ârafi şunları kaydetti: "Aynı çerçevede, bu tartışmaların toplu olarak konuşulması için fırsatlar sağlandı ve bazı sorular ve belirsizlikler de incelenip cevaplandırıldı. Bu konu daha fazla fırsat olsaydı daha dikkatli ve kapsamlı bir şekilde takip edilebilecek noktalardan biridir."
İslamî-İnsanî Bilimlerinde Felsefî Açıklamanın Gerekliliğine Vurgu
Ayetullah Ârafi, insanî bilimleri tartışmalarının felsefî olarak açıklanmasının gerekliliğine işaret ederek şunları söyledi: "Bu temsil ve felsefî bakış açısı dikkatle şekillenmeli ve kitap, sünnet ve nakli kaynaklara dayanarak doğru karşılaştırmalar ve incelemelerle düzenlenmelidir. Akli sorular, felsefenin sunduğu aynı kural ve kanunlar çerçevesinde cevaplandırılmalı ve bu yola gerekli güven sağlanmalıdır; çünkü bazı dışsal meseleler esasen bu tür sınamalarla anlaşılamayabilir."
Ayetullah Ârafi açıklamasında şunları ekledi: "Aynı çerçevede, sosyal uzantı ve sosyal erişilebilirliğin açıklanması ve ayrıca günlük nitelik ve davranışların açıklanması tartışılmaktadır. Bu yol tüm yöntemlerden yararlanarak, kalbi ve zihni meşgul ederek ve çağdaş dünyanın geniş gelişmelerine dikkat ederek takip edilmesi gereken bir yoldur. İnsanlığın bugünkü dünyadaki yaşam deneyimi doğru bir şekilde dikkate alınması gereken önemli bir gerçektir."
İlim Havzaları Müdürü şunları belirtti: "Bu bakış açısında üniversite asla bu yoldan ayrı düşünülmemelidir. Elbette kişi kendi yeteneği ve özel yeteneği ile farklı bir kombinasyon izleyebilir ancak bu yaklaşım herkese genellenemez."
Ayetullah Ârafi şöyle devam etti: "İnsanlar bu alana farklı nitelik ve kapasitelerle giriyorlar ve üniversite sadece sınırlı bir kalıba indirgenmemelidir. Bu süreçte farklı yorumlar şekillenmiştir. Koruma ve gözlemci bakış açısına dayanan yorumlardan, insanî bilimleri Kur'an ve dini bilgiler ışığında inceleyen yaklaşımlara kadar."
Ayetullah Ârafi şunları belirtti: "Bu süreçte çeşitli akımlar ve merkezler ortaya çıkmıştır. Bazen yerel ve kişisel yaklaşımlarla, bazen duygusal yaklaşımlarla veya geniş ve farklı detaylarla. Bu detayların bazıları nadir veya tutarsız olmuştur, oysa ekonomi ve politika gibi alanlardaki konuyla ilgili detaylar insanî bilimlerin ışığı altında hala daha hassas bir düzenleme ve organizasyona ihtiyaç duymaktadır."
İslamî-İnsanî Bilimlerinin Misyonu ve Tüm Alanların Önemi
İlim Havzaları Müdürü, Peygamber'in (s.a.a.) risaletine işaret ederek şöyle dedi: "Bu risalet geçmişten beri gündemdeydi ve bugün de daha tutarlı bir planlama gerektiriyor. Mevcut detaylar yeterli değil ve daha hassas, daha kapsamlı ve daha sosyal detaylar oluşturmaya doğru hareket etmeliyiz."
Uzmanlar Meclisi üyesi şunları vurguladı: "Bu süreçte tüm alanlar önemlidir ve hiçbir alan önemsiz görülmemelidir. Sosyal bakış açısını güçlendirmek, tüm alanlara dikkat etmek ve indirgemecilikten kaçınmak bu yolun gerekliliklerindendir. Kanunlaştırma ve yapıları iyileştirme alanında da çabalar başlamış ve İslam hikmetine yeni insanî bilime ve yeni teorilere dayanarak daha ciddiyetle devam edilmesi gereken toplu eylemler şekillenmiştir."
Ayetullah Ârafi İslamî düşüncelerin ve düzenlerin ilmî ve pedagojik alanlardaki yansımaları ve uzantıları hakkında şunları belirtti: "Bu uzantı risalelerde, öğrencilerin ve hocaların eserlerinde ele alınan dinî ve düzenli düşüncenin bir yansımasıdır ve her bölge kendi özel özelliklerini ve tezahürlerini taşıyabilir. Ayrıca kendi deneyim ve çabalarına dayanarak eğitim ve araştırma yolunda, yakın haftalarda tartışılan ve incelenen örneği olan yeni unsurlar sunmuşlardır."
Ayetullah Ârafi açıklamasına devam ederek şöyle dedi: "Benim kişisel deneyimim 1982 yılına, İsfahan'da bulunduğum zamana dayanıyor. O zamanlar ikamet ettiğimiz yer 'Çaharbağ' idi ve oradaki insanlar çoğunlukla yalnızdı ve ilmî toplanma merkezlerinden uzaktı. Bu kısıtlamalara rağmen öğrenciler ve araştırmacılar ilmî ve dinî deneyimlerini bir ilgi ve motivasyonla sergiliyorlardı ve faaliyetlerin birçoğu pratik ve teorik tartışmalar biçiminde şekilleniyordu."
İlim Havzaları Yüksek Konseyi üyesi ayrıca şunları söyledi: "O dönemde İslamî ilimler ve dinî eğitimle meşgul olan halk manevi hayatı ve insanı yaşamı şekillendirecek modeller oluşturmayı başarmıştı. Bu modeller kişisel ve eğitimsel boyutlarının yanı sıra, geniş sosyal ve araştırma düzeylerinde yansıma potansiyeline de sahipti."
Ayetullah Ârafi şöyle vurguladı: "Bazı bölgeler kısıtlamalar ve yıkımla karşı karşıya kaldığı koşullarda bile, ilmî ve araştırma faaliyetleri devam etti ve öğrencilerin ve araştırmacıların farklı alanlardaki yenilikleri tecrübe edildi. Bu çabalar saha deneyimi, dinî eğitim ve İslamî-insanî bilimlerin gelişimi arasındaki bağlantının önemini gösteriyor ve ulusal ve bölgesel düzeyde araştırma ve eğitimin geleceğini açıklamak için bu modellerden yararlanma gerekliliğini öne çıkarıyor."
Başarıların Yansıması ve İslamî-İnsanî Bilimlerin Sosyal ve Eğitsel Sistemdeki Rolü
İlim Havzaları Müdürü, İslamî-insanî bilimlerin başarılarının ve sosyal ve eğitsel sistemin sağlamlaştırılmasındaki rolünün önemine değinerek şunları söyledi: "Farklı ilmî ve dinî alanlarda araştırma faaliyetlerinin ve bürolarının her biri sürekli ilgi ve takip gerektirir ve her faaliyet yeri, kendine özgü bir işleve ve etkiye sahiptir."
Ayetullah Ârafi açıklamasında şunları ekledi: "Araştırma büroları ve ilmî faaliyetler başarıları kaydetmenin yanı sıra sosyal ilerlemenin ve dinî bilginin yüceltilmesinin zeminini hazırlar. Daha önce sosyoloji ve İslamî-insanî bilimler alanında derlenen bürolar gibi bu faaliyetlerden bazıları, ilim ve bilginin sevenlerinin geniş çabalarının bir göstergesi ve sosyal deneyimlerin bir yansımasıdır. Bu eserler, dinî sistemler çerçevesinde topluluklara ve sosyal eğilimlere dikkat etmenin araştırma ve eğitimin gelişiminde önemli bir role sahip olduğunu göstermektedir."
Ayetullah Ârafi şunları vurguladı: "Bu bağlamda, İran'da sosyal sistemleri ve dinî öğretileri kapsayan ve araştırmacılar ile akademisyenlerin kullanımı için kapsamlı ve tutarlı bir şekilde derlenmiş beş ana eksen yeniden gözden geçirilmiş ve onarılmıştır. Bu eksenler sosyal sistemin yapısının korunmasına ve toplumdaki İslamî duyarlılıkların artırılmasına yardımcı olabilir."
Ayetullah Ârafi havza ve üniversite işbirliğinin gerekliliğine değinerek şunları söyledi: "Üniversitelerin varlığı ve onların ilmî kapasiteleri ilmi havzalarla etkili bir işbirliğinin zeminini oluşturabilir. Bu etkileşim sosyal ve eğitim sistemleriyle ilgili insanî bilgilerin yaratılmasına ve İslamî araştırmalarda araştırmacı ve yenilikçi bakış açısının güçlendirilmesine yardımcı olur."
Ayetullah Ârafi, son olarak yetkililere ve araştırmacılara teşekkür ederek ilmî başarıların çevirisi, düzenlenmesi ve belgelenmesinde yapılan çabalar için şükranlarını sundu ve şunu vurguladı: "Elhamdülillah bu sürekli devam eden süreç, İslamî-insanî bilimlerin korunması ve geliştirilmesi için zemin hazırlamıştır ve bu, İslam toplumunun yüceltilmesinde etkili bir rol oynayabilir."
Ayetullah Ârafi:
İslamî-İnsanî İlimlerde Araştırmaların Güçlenmesi Havza ve Üniversite Arasındaki Etkileşimin Bereketlerinden Biridir
Havza / İlim Havzaları Müdürü şöyle dedi: "Havza ile üniversite arasındaki iş birliği ve etkileşim, insanî ve İslamî ilimlerin gelişmesinin ve bu alanlardaki araştırmaların yükselmesinin zeminini hazırlar."
yorumunuz